UĞUR MUMCU VE GAFFAR OKAN
Uğur Mumcu, Türk basın tarihinin dürüst, namuslu, onurlu, araştırmacı ve soruşturmacı gazetecilerinden biriydi.
Özellikle Fetullahçı tehlikesine yıllar önce dikkat çeken yazılar kaleme almıştı.
24 Ocak 1993'te evinin önünde uğradığı bombalı suikast sonucu katledildi.
Araştırma, kitap ve makaleleri ile Türkiye tarihine damga vuran gazeteci Uğur Mumcu cinayetinde aradan geçen 27 yıla rağmen olayın ardındaki sır perdesi henüz aydınlatılamadı.
Diyarbakır'a ‘evim’ diyen ve Diyarbakırlıların da ‘baba’ olarak nitelendirdiği Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan ise 24 Ocak 2001’de Emniyet Müdürlüğü'den valilik binasına giderken pusuya düşürülmüş, açılan çapraz ateşte yanında bulunan 5 polis memuruyla birlikte şehit olmuştu.
Okkan, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü görevinde Türk emniyet teşkilatı için ilk sayılabilecek uygulamaları hayata geçirmişti. Polisin halktan kopuk olamayacağına inanan Okkan emniyet teşkilatı ile vatandaşı kaynaştırmayı başarmıştı. Hizbullah terör örgütüne yönelik başarılı operasyonlarla örgütü önemli ölçüde yıpratan Okkan örgütün hedefi haline gelmişti.
Uğur Mumcu da, Gaffar Okkan da, Cumhuriyet ilkelerine bağlı, vatansever insanlardı.
Her iki şehidi saygı ve rahmetle anıyorum.
ELAZIĞ DEPREMİNİN HATIRLATTIKLARI..
Düzce, bundan tam 20 yıl önce asrın en büyük deprem felaketini yaşadı.
Yüzlerce insan öldü, binlerce insan yaralandı.
Depremin acıları hala tazeliğini koruyor.
Önceki gece Elazığ’daki depremde 20’den fazla insan can verdi, binden fazla insan yaralandı.
Elazığ, deprem gerçeğini bir kez daha hatırlattı.
Bu coğrafyada deprem bir kaderdir.
Her an gerçekleşebilir.
Bizi yönetenlerin ve başında oldukları kurumların bu gerçeği her an dikkate alarak, depreme hazırlıklı olması gerekir.
Depreme hazırlıklı olmak, toplumu bilinçlendirmenin yanı sıra, binaları kurallara göre yapmak demektir.
Bakın Düzce’ye, depremden sonra önce 2, sonra 3, sonra 4, sonra 5 kata kadar imar izinleri verildi. Konuralp bölgesinde 20 katlı binalar yapıldı.
İmar rantı uğruna deprem gerçeği unutuldu.
Yöneticilerimiz, üç beş müteahhidin baskılarına direnemedi.
Gelinen noktada depremden ders alınmadığı görülüyor.
Elazığ depreminde yıkılan binaların kaliteli olmadığı, teknik kurallara uygun yapılmadığı belirlendi.
Ders almak için daha kaç deprem yaşanmalı, daha kaç canlar gitmeli?