REKTÖRÜN FETÖ ŞÜPHELİSİ ŞÜKRÜ ÖKSÜZ ZAFİYETİ!
Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, 15 Temmuz’dan sonraki süreçte başlatılan FETÖ soruşturmalarının ucu Başhekim Yardımcısı Şükrü Öksüz’e uzanınca iyi bir sınav veremedi.
15 Temmuz’dan sonra üniversite bünyesinde FETÖ ile bağlantılı, irtibatlı ve iltisaklı her akademisyeni ve personeli gözünün yaşına bakmadan açığa alma cesaretini gösteren Çakar, olay Şükrü Öksüz’e gelince nedense aynı cesareti gösteremedi!
FETÖ’nün kuruluşu Küresel Doktorlar Derneği’ne üye olmuş, söz konusu dernekten eski İl Sağlık Müdürü Mahir Arslan’la birlikte 17 Mart 2015 tarihinde istifa etmiş (17-25 Aralık’tan 1,5 yıl sonra) Şükrü Öksüz’ü hala açığa almaması üniversite camiasında manidar karşılanıyor.
OHAL Valiliği, aynı durumdaki Mahir Arslan’ı açığa alırken, Rektör Çakar’ın Şükrü Öksüz’e dokunmama çabasının elbette bir izahı olmalıdır.
Bank Asya’da hesabı bulunan, sendika gibi diğer FETÖ kuruluşlarında üyeliği olan akademisyen ve memurları gözünü kırpmadan açığa alan Sayın Rektör, iş Şükrü Öksüz’e gelince acaba neden cesur davranamıyor?
Yargı sürecinde henüz aklanmayan Şükrü Öksüz’ün ne özelliği var ki, üniversite yönetimi tarafından aklanmaya çalışılıyor?
Tabi bir de şu husus var; gözaltına alındıktan ve adli kontrol şartıyla serbest bırakılan Şükrü Öksüz, başhekim yardımcılığı görevini yaklaşık 1 ay daha sürdürdü. Ta ki, Pusula’nın konuyla ilgili haber yapacağına ilişkin girişimine kadar.
Pusula’nın Şükrü Öksüz’ün durumuyla ilgili haber yapacağını öğrenen üniversite yönetimi, alelacele Öksüz’ü 30 Eylül 2016 tarihinde istifa ettirdi!
Şayet Pusula konuyu gündeme taşımayacak olsaydı, Öksüz bugün aynı görevine devam ediyor olacaktı.
Rektör Çakar’ı şimdi daha önemli bir sınav bekliyor!
Yargı sonucuna kadar Şükrü Öksüz açığa alınmalıdır.
Tıpkı diğer akademisyenler gibi..
Sayın Rektör bunu yaparsa adaletli ve hukuka uygun davranmış olur.
Aksi halde, birilerinin güdümünde hareket ettiği ve adaletsizlik yaptığı düşünülür ve FETÖ ile mücadele konusunda bugüne kadar yaptığı güzel icraatlara da gölge düşmüş olur.
KELEŞ SALONDA DEĞİL, SOKAKTA HALKLA BULUŞMALI!
Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş, geçen haftalarda Belediye Meclis salonunda halkla bir araya geldi.
Bu toplantı iyi niyetli, ancak yetersiz ve etkisiz bir buluşma oldu.
Zira, halkla buluşmada çoğunlukla genel konular üzerinde konuşuldu.
Bu toplantı, kamuoyunda beklenen yankıyı yapmadı.
Keleş, daha önce sıkça tekrarladığım gibi halkla buluşmasını salonda değil, önce makam odasında, ardından sokakta gerçekleştirmelidir.
Çünkü, Keleş hakkında “halkla arasına mesafe koydu” algısı mevcuttur.
Bu algıyı sona erdirmenin ilk şartı, makam odasının bulunduğu kattaki güvenlik duvarını kaldırmak, ikincisi de halkla sokakta bir araya gelmektir.
Aslında bu hiç de zor bir şey değildir.
Keleş gibi insanlarla bir anda sıcak diyalog kurabilen bir kişi için çok basit bir icraattır.
Başkan Keleş’e önerim; salon toplantılarından vazgeçmesi, haftanın belirli günlerinde esnaf ziyaretleri yapması, pazar yerine uğraması, öğle yemeklerini farklı lokantalarla yemesi, zaman zaman da kafeteryalarda gençlerle bir araya gelmesidir.
Bunu yaptığı takdirde, “halkın içine girmiyor” algısı bir anda tersine dönecek ve karşılığını pozitif yansımalarla alacaktır.
Keleş, siyasi rakipleri ve hasımlarının eline koz vermek istemiyorsa öve halk nezdindeki itibarını daha fazla kuvvetlendirmek istiyorsa bunları yapmalıdır.
METİN ÇALIŞKAN
AK Parti Merkez İlçe Yönetim Kurulu üyesi ve aynı zamanda Müsiad yöneticisi Avukat Metin Çalışkan, FETÖ şüphelisi olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Yani, henüz aklanmadı, FETÖ’den yargılanacak.
Yargılama sonunda belki beraat edecek, belki ceza alacak.
Hal böyle iken Metin Çalışkan’ın hem AK Parti’de, hem Müsiad’daki görevlerini hiçbir şey olmamış gibi sürdürmesi farklı yorumlara ve şüphelere yol açıyor.
FETÖ’nün baro imamı olduğu iddia edilen firari Hasan Çabuk’un uzun yıllar ortaklığını yapan, birlikte icraatlar gerçekleştiren, Bank Asya’nın avukatlığını darbe girişiminden sonra bıraktığı iddia edilen Metin Çalışkan’ın AK Parti’de ve Müsiad’daki görevlerinde durması, hem partiye, hem de derneğe ciddi zararlar vermektedir.
Çalışkan’ı korumaya çalışan ilgililere duyurulur.