Türkiye’de son yıllarda toplumun adalete olan güveninde ciddi sarsıntılar oldu.
Ülkede hukukun üstünlüğü her zaman tartışılırdı, fakat adalete olan güven kaybı, özellikle Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarında başladı.
Gizli tanıkların ifadeleri üzerinden hareket edilerek akademisyen, gazeteci, iş insanı, STK yöneticisi ve asker suçsuz yere tutuklanmıştı.
2010’lu yıllarda başlatılan ve Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un terör örgütü lideri safsatasıyla tutuklanmasıyla zirveye ulaşan yargı süreçlerinde, toplumun adalete güveni kalmadı.
Bir kesimin “Biz bu davaların savcısıyız” diyerek sahiplendiği o sürecin daha sonra yargı kumpasları olduğu geç de olsa ortaya çıktı, ama on binlerce insan mağdur edildi.
Ve o davaların arkasında duranlar “pardon, özür dileriz” bile demekten imtina ettiler.
Hz. Ali’nin dediği gibi devletin dini adalet olmalı.
Adalet terazisinin ayarı bozulunca ve yargıya olan güven bir kez sarsılınca, o güven kolay kolay yeniden tesis edilemiyor.
İBB Büyükşehir Belediye Bakanı Ekrem İmamoğlu ve bir kısım belediye başkanlarına yönelik kimi soruşturmalar ve iddialar, en azından toplumun yarısında inandırıcı bulunmuyor.
Özellikle muhalefet kanadı, sözkonusu soruşturmaların Ergenekon ve Balyoz davaları gibi olduğuna inanıyor.
2017’de görevlerinden “zorla” istifa ettirilen Melih Gökçek gibi AK Partili belediye başkanları hakkında bir çok iddia varken tek bir soruşturma dahi açılmaması, buna karşılık son dönemde CHP’li belediye başkanlarına yönelik tutuklamalar ve masuniyet karinesinin dahi dikkate alınmadan peşin hükümlerle hareket edilmesi toplumun bir kesiminde adalete olan güvensizliği daha fazla artırıyor.
Özellikle soruşturmalarda ve ortaya atılan iddialarda geçmişte olduğu gibi “gizli tanık” beyanlarının temel alınması, sözkonusu soruşturmalarla ilgili bazı soru işaretlerine yol açıyor.
Bu ülkede hırsızlık ve yolsuzluk yapan, kul hakkı yiyen, devleti soyan, milletin parasını çalan kim varsa Allah belasını versin ve mümkün olan en ağır cezaya çarptırılsın.
İmamoğlu ve bir kısım belediye başkanlarının hırsızlık ve yolsuzluk yaptıkları mahkemede ispat edilirse, en ağır cezaya çarptırılsınlar.
Ancak, yolsuzluk yaptıkları su götürmez bir gerçek olan ve kamuoyunun malumu olan iktidar yanlısı belediye başkanlarına da dokunulsun, hesap sorulsun.
Bu hesap herkese eşit şekilde sorulmadığı müddetçe, adalete olan güvenin sağlanması da mümkün olmayacaktır.