Belediye başkanına gurur, kibir, israf, şatafat yakışmaz!
Başlıktaki sözleri, belediye başkanları toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan söyledi.
Gurur, kibir, israf ve şatafat sadece belediye başkanlarına değil, valiye, kaymakama, milletvekiline, siyasetçiye, bürokrata da yakışmaz.
Yani, makamı ve sıfatı ne olursa olsun yönetici pozisyonunda olanlar gururlu ve kibirli olmamalı, israf ve şatafattan uzak durmalıdır.
Peki, bu özellikleri yönetici koltuğunda oturan atanmışlar ve seçilmişlerde görebiliyor muyuz?
Maalesef hepsi için “evet” diyemiyoruz.
Kendisini bulunduğu toplumun üstünde gören, devletin verdiği imkanları kişisel ikbali için kullanan, kendisini seçen vatandaşa tepeden bakan, halka hizmet kılıfı altında kendi çıkarını gözeten..
İhtiyacı yokken en pahalı makam otomobili alan, oturduğu yere en pahalısından masraf ve makyaj yaptıran, gizli kalması gereken hayır işlerinde bile kendi reklamını yapan..
Siyasi gücünü vatandaşın sıkıntısını çözmek için değil, akrabasına ihale ayarlamak için kullanan..
Tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını korumak yerine, eşe, dosta ve yandaşına rant sağlayan..
Bunları yapan kimler mi?
İsimlerini yazmamıza gerek yok. Zira, şöyle çevrenizdekilere dikkatlice bakın, kim olduklarını hemen göreceksiniz.
Doların 10 liraya düşmesine sevinmek mi lazım?
İktidarın uyguladığı yanlış ekonomik politikalar sebebiyle dolar kuru 2 yılda 5 liradan 18 liraya yükseldi.
Son yapılan faiz düzenlemesi ve Merkez Bankası’nın satışı ile dolar kuru 10 liraya kadar geriledi.
Vatandaşın bir kısmı dolar 18 liradan 10 liraya düştü diye adeta bayram yapıyor.
Bıçağı karnına 18 santim sokmuşlar, sonra 8 santim geri çıkardılar diye seviniyorsun, 10 santimi hala içeride, farkında değil misin?
Türkiye’nin ekonomik göstergeleri mükemmel, ihracat patladı, işsizlik azaldı, üretim arttı, enflasyon düştü, fakirlik bitti diye mi sevinmemiz gerekir?
Doların düşmesinin tek sebebi Merkez Bankası’nın son dönemde yaptığı 10 milyar dolarlık satış ve parası dolarda olan azınlığa yüzde 14 ve üzerinde faiz garantisi verilmesidir.
Hem faiz haramdır, nas var diyeceksin, hem de parasını dövizden bozdurup TL’ye geçenlere yüksek faiz vereceksin!
O verdiğin faizin parasını da vatandaşın ödediği vergilerden karşılayacaksın.
Aklıma herkesin bildiği o fıkra geldi..
Padişahın birisi vergileri arttırmış. Sonra vezirini halkın arasına göndererek ''bak bakalım halk ne yapıyor?'' demiş. Vezir gitmiş, gelmiş, "Söylenmeye başladılar" sultanım demiş. "İyi, iyi" demiş padişah, "arttırın vergileri" diye de emir vermiş. Bir süre sonra vezire, "Git bak bakalım, halk ne yapıyor?” demiş. Vezir bakmış, "Çok kızmışlar sultanım, bağırıyorlar" demiş.
Padişah, "yine arttırın vergileri" diye emrini yenilemiş. Ardından, yine vezirine halkı kontrol etme emri vermiş. Vezir korkuyla sultana, "Sultanım, halk öfkeyle sokaklara döküldü. Kavga, dövüş var" demiş. Sultan gülümsemiş. "Arttırın vergileri" demiş. Vezir yine sokaklara halkın arasına inmiş. Saraya dönünce gülümseyerek, "Padişahım, halk gülmeye başladı " deyince, Padişah, "Tamam yeter, başka vergi yok, bu iyiye işaret değil" demiş..
Anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az!
Erdoğan Bıyık
Düzce’nin girişimci ve başarılı iş insanı Erdoğan Bıyık, yeni bir yatırıma girişti.
Uzun zamandır atıl durumda olan Hacı Dayı tesislerinin işletmeciliğini üstlendi.
Sportif, ticaret ve sosyal alanlarda her zaman iddialı ve başarılı olan Bıyık’ın Hacı Dayı tesislerini ayağa kaldıracağına, sadece Düzce’nin değil, bölgenin de önemli bir tesisi haline dönüştüreceğine inanıyorum.
Ekonomik krizin yaşandığı bir süreçte yeni yatırım yapmak risktir ve cesaret ister.
Risk alan ve cesaret gösteren her iş insanını olduğu gibi Erdoğan Bıyık’ı da kutluyor, başarılar diliyorum.
YORUMLAR