MERAL AKŞENER’İN TOPUK SESLERİ..
MHP’nin yaptırılmayan olağanüstü kurultayından akıllarda kalan iki fotoğraf var.
İlki Esenboğa’da toplanan kalabalık, ikincisi genel başkan adayı Meral Akşener’in tomaların önündeki tel örgüye tutunarak yansıyan görüntüsü..
28 Şubat döneminde İçişleri Bakanı iken darbe yapan askere karşı en dik duruşu sergilemiş Akşener’in rüzgarı, sadece MHP’de değişim isteyenlerle sınırla kalmayıp, Türk siyasetinde de önemli bir dalga meydana getirdi.
Artık şu belli oldu ki, yapılacak kurultayda Akşener ülkücü hareketin ve toplumdan gelen büyük destekle MHP genel başkanı seçilecektir.
Akşener’le birlikte ve Anadolu’dan kabararak gelen dalga, hiç kuşkusuz yapılacak ilk seçimde siyasi tabloda önemli değişime yol açacaktır.
Artık şu anlaşılmıştır ki, MHP, Devlet Bahçeli’nin genel başkanlığında iktidar yüzü göremez.
O halde değişim kaçınılmazdır.
Ülkücü hareket, Bahçeli’ye saygı duymakta, ancak kenara çekilmesinin zamanının geldiğine inanmaktadır.
Koltuğa yapışmak, değişim isteyenleri hain ilan etmek ülkücü hareketin büyümesini engellemekten başka bir şey değildir.
“Küçük olsun benim olsun” anlayışının sonuna gelinmiştir.
Bahçeli ve ekibinin değil, Saray ve AK Parti cephesinin de Akşener’in önünü kesmek için çalışmalar yapması manidar değil midir?
Ülkücü hareket de, iktidar da şunu iyi biliyor; Akşener’li MHP, ilk seçimde iktidar ortağı olacaktır.
Akşener’in genel başkan olması, MHP’yi yüzde 20’lik oy oranının üstüne çıkaracaktır.
Ya Akşener’in öne kesilir de, entrikalarla genel başkan olması engellenirse?
O zaman da mecburen 5. Parti ile yola devam edilir.
Zira demokrasilerde çare tükenmez..
AK PARTİ’DE KİMİN GENEL BAŞKAN OLDUĞU ÖNEMSİZ!
AK Parti, hafta sonu yeni genel başkanını seçti.
Yeni başkanla ilgili çeşitli tahminler yapıldı.
Gaz almak için temayül yoklamalarına gidildi.
Bunların hiç birinin öneminin olmadığını biliyoruz.
Zira, Erdoğan’ın bıraktığı dönemde yapılan yoklamalarda Abdullah Gül birinci, Binali Yıldırım ikinci, Ahmet Davutoğlu üçüncü çıkmıştı.
Sonuç; teşkilatın gösterdiği iradeye rağmen üçüncü sıradaki Davutoğlu genel başkan koltuğuna oturtulmuştu.
Sonuç itibariyle Erdoğan kimi isterse, kimi işaret ederse genel başkan o seçilir ve nitekim öyle de oldu.
Bundan sonraki süreçte, AK Parti Genel Başkanı ve müstakbel başbakan, formaliteleri yerine getirmekten öte bir icraat yapamayacaktır.
AK Parti’nin doğal lideri Erdoğan’dır.
Davutoğlu’nun istifaya zorlanması, hem başbakanlık, hem genel başkanlıktan uzaklaştırılmasıyla birlikte, artık ülke yönetiminde tek yetkili ve karar mercii Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.
Anayasa’da yazmasa da, Türkiye bundan sonra fiilen başkanlık sistemiyle yönetilecektir.
Yeni dönemin ülkeye neler getireceğini zamanla göreceğiz.
NUSRET ÖZSOY
TSO Meclis üyesi işadamı Nusret Özsoy, Düzcespor başkanlığına talip olduğunu açıkladı.
Bir önceki dönem Düzcespor’da yöneticilik yapan Özsoy’un bu çıkışı spor camiasında olumlu karşılandı.
Özsoy başkan olursa takımı gelecek sezon şampiyon bile yapar.
Taraftarlar da Özsoy’un başkanlığını destekler.
Düzcespor, sporu ve kulüp yönetmeyi iyi bilen Özsoy’a verilmelidir.
Ancak, başta belediye olmak üzere diğer kurumlar, sanayiciler ve iş adamları da, kendisine destek olmalıdır.
Belediye Başkanı Mehmet Keleş’in böyle bir fırsatı kaçırmaması, Düzcespor’u Nusret Özsoy’a teslim etmesi doğru bir karar olacaktır.