24 Şubat 2018 tarihinde tarikat ve cemaatlerde yaşanan sapıklıklarla ilgili bir yazı yazmıştım.
Son günlerde yine bir tarikatta kız çocuklarına yönelik sapıklığın ortaya çıkması üzerine, 2 yıl önceki yazıyı virgülüne dokunmadan yayınlıyorum.
“Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in ilk döneminde tekke, cemaat ve tarikat faaliyetlerini yasaklamıştı.
Atatürk, daha o zamanlar bu tarikatların ve cemaatlerin İslam’a ve Müslümanlığa nasıl zarar verdiklerini görmüş ve önlem almıştı.
İlerleyen yıllarda yasaklar kaldırıldı, tarikat ve cemaatler yeniden ortaya çıktı.
Allah ve peygamber adına din tüccarlığı yapanlar, dini kullanarak insanları sömüren yapıların sayısında giderek artış oldu.
Bugün gelinen noktada, kimi sözde tarikat şeyhleri, akıl almaz fetvalarla İslam’a en büyük zararı vermeye başladılar.
Son günlerde bazı sözde tarikat şeyhlerinin, kendisini ulema olarak gören bir takım meczupların fetvalarını izliyoruz.
6 yaşındaki kız çocuğu ile evlenmeye cevaz vermekten tutun da, asansöre kadınla birlikte binmenin halvete yol açabileceği, yatakta uykusuz geçirilen zamanın şehvete yol açabileceği falan, filan..
Bu gibi saçma, din dışı fetvalara inanan, bu fetvaları verenlerin peşinde koşan kitleler var maalesef..
ŞEYHLER, DERVİŞLER!
Atatürk, Kastamonu konuşmasında şöyle demiştir:
“Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır. Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.”
İslam, gericiliği, cahiliyeyi yıktı.
Peygamber efendimiz, Hicret’i “medeniyet” anlamındaki “Medine”ye yaptı.
İslam, medeniyete asla kapalı bir din değildir.
Peygamberimiz, hiçbir tarikata ve cemaat kurmadı. Ümmetini tarikatlara, cemaatlere yönlendirmedi.
Tarikatlar ve cemaatlere girenler, akıllarını kiraya verirler.
Bunun en somut örneğini 15 Temmuz’da gördük, yaşadık.
Akıllarını sözde bir şeyhe, bir şarlatana kiraya verenlerin bu ülkeye verdikleri zararlar ortada.
Hangi tarikat ya da cemaat olursa olsun, temel felsefeleri biat ve aklını kiraya vermektir.
Bu yapılarla eleştirmek, sorgulamak, irdelemek yoktur.
TEK YOL KUR’AN
İnanan bir insanın referans alacağı tek kaynak Kur’an ve Kur’anda anlatılan Peygamber’in söz ve davranışlarıdır.
Müslüman her insana Kur’an ve Peygamber yeter.
Ne tarikata, ne cemaate ihtiyaç yoktur.
Bu yapıların din kisvesi altında insanları ve inançlarını sömürdüğü çok açıktır.
Allah’ın, İslam’ın ve müslümanın tarikata da, cemaate de ihtiyacı yoktur.
İşte bu temel ilkeleri Atatürk de iyi anlamış ve kavramış, daha o günlerde tarikat ve cemaatlerin dine ve topluma verebilecekleri zararları öngörmüştür.
Bu yüzden Elmalılı Hamdi Yazır’a Kur’an tefsiri yazdırmıştır.
Ve bugün Elmalı’nın yazdığı o tefsir, hala en yüksek kabul gören eserdir.
Son cümlem: İnanan bir insansan tarikata ve cemaate ihtiyacın yok, sana sadece Allah yeter.