Hakim Bey şarkısını hepiniz bilirsiniz.
“Şikayetim var cümle yasaktan, dillerimi hakim bey bağlasan durmaz
Gelsin jandarma polis karakoldan, fikrim firarda mapusa sığmaz eyvah
Sussan olmuyor, susmasan olmaz, dil dursa hakim bey, tende can durmaz
Yazsan olmuyor, yazmasan olmaz, kaleme tedbir koma, tek durmaz..”
İçinde bulunduğumuz süreçte gazeteciliğin durumu şarkı sözlerindekinin aynısıdır..
Çevremize baktığımızda yazılacak, sorgulanacak o kadar çok şey var ki..
Özellikle bazı belediyelerde, bazı resmi kurumlarda şaibeli işler almış başını gidiyor..
Partizanlık, şaibeli ihaleler, avantalı koltuklar..
Bazı siyasetçilerin sağladıkları kişisel rant ve menfaatler..
Saymakla, yazmakla bitmez..
NELER VAR NELER?
Örneğin bir belediyede arsa satışı üzerinden büyük menfaat sağlandığını biliyoruz, ama açıkça yazamıyoruz.
Yine başka bir belediyenin yaptığı satın alımda karşı tarafa büyük kıyak yapıldığını öğreniyoruz, ama isimleri açıkça yazamıyoruz.
Yine başka bir kurumda, bazı kişilere ballı maaş verildiğini duyuyoruz, ama yazamıyoruz.
Koronavirüs sürecinde yetersiz ve pasif kalan yöneticileri biliyoruz, ama bazı yasal engeller sebebiyle bunları deşifre edemiyoruz.
Çünkü, yönetici koltuğunda oturan bazı kişilerin, hoşlarına gitmeyen haber yapan gazetecilere yönelik neler yaptıklarını, nasıl baskı uyguladıklarını, ekmekleriyle nasıl oynadıklarını, bel altı oyunlarla nasıl algı operasyonu yaptıklarını gördükçe irkiliyoruz.
Şimdi bazılarınız diyecek ki; gazeteci korkmaz, gazeteci cesur olur..
Haklısınız, ama gazetecileri yargı sopasıyla sürekli tehdit etmek, susturmak için devletin tüm imkanlarıyla üzerlerine gitmek, hapse atarak süründürmek ve dahası..
Sonuçta gazeteciler de bir insandır..
Bakmakla yükümlü oldukları aileleri sorumlulukları vardır.
Karşınızdaki güçle eşit değilsiniz ve savaşı kaybedeceğiniz kesin ise nereye kadar mücadele edebilirsiniz?
Sizi yazmamakla eleştirenlere, “Sana imkan vereyim, buyur gel, adınla açık açık yaz ya da beyanat ver” diyorsunuz, kaçıyor.
Bir yolsuzluk iddiasında bulunana, “röportaj ver” diyorsun, “beni karıştırma” diyor.
Bir kurumdaki şaibeli işler hakkında belge istiyorsun, “Başıma iş açılır” diye belge verilmiyor, ama “sen yaz” deniyor.
Elbette bu devran sonsuza kadar böyle gitmez..
Bir gün gelecek, bu ülkede gazeteciler özgürce, korkusuzca haber yapabilecek, yönetenleri rahatlıkla eleştirebilecek.
Gazeteciler yazı yazarken “başıma bir iş gelir mi?” diye korkmayacak.
Bu ülkede şiir okuyanlar hapse atıldı; çok büyük yanlıştı.
Bugün de yazı yazanlar hapse atılıyor; bu da çok büyük yanlıştır.
Şiir okuyanların, yazı yazanların, şarkı söyleyenlerin hapse atılmadığı günlere kavuşmak dileğiyle..