AK Parti'den ihracı istenen eski il başkanı Saim Tut, yazılı savunma yaptı.Saim Tut'un savunması şöyle: AK Parti düzce İl Yönetimi ve disiplin Kurulu Başkanlığına1) Söz konusu şikayet dilekçesi eklerinde yer alan paylaşımlar şahsi sosyal medya hesabım üzerinden yayınlanmış olup, ifadelerin tümü bana aittir. Her ne kadar sonrasında yanlış anlaşılmalara müsait bazı sözcükleri düzeltmiş veya kaldırmış olsam da, şikayete konu olan ilk paylaşım resimlerinden bir infial nedeniyle bu sözleri sarf etmek durumunda olduğum açıkça anlaşılacaktır.2) Bu ''infial hali'' eskilerin deyimiyle Düzce Maarif Tarlası, İnönü Parkı ve şimdiki ismiyle ''Cahit'in Parkı '' ihalesinin iptali üzerinedir. Ayrıca paylaşımlarda adı geçen şahıslarla, ne alacak verecek ne de başka çıkarsal nedenlerle husumete yol açacak bir ilişkim ve kişisel bir davam yoktur, olmamıştır ve olamaz da.3) Bu paylaşımları sert ve ironik bir üslupla yapmamın nedeni de siyasetin doğası gereğidir ve içinde bulunduğumuz durumun vehametine dikkat çekmek adınadır. İçinde bulunduğumuz vehamet ise, AK Partimiz üzerinden eline güç ve kudret geçirmiş birilerinin kamuoyu nezdinde oluşabilecek olumsuz algıları hiç önemsemeksizin fütürsuzca eylemler içerisine girmeleridir.4) Tüm derdim Düzce kurucularından olduğum, bir dönem il başkanlığı ve 3 dönem de Büyük Kongre delegeliğini yapıp, gönlümü verdiğim AK Partimizin temel ilkelerinden sapıp zarar görmemesi ve bu gücü birilerinin kendi adına istismar etmemesi adınadır. Tüm feveranım da esasen bu nedenledir.5) 2019 seçimlerine çok az bir zaman kaldığı bir dönemde ak parti İl Teşkilatı ve Düzce Belediyesi kamuoyuna iptal edilen bu Maarif Tarlası- Cahit'in Parkı hususunda aylık 8.000 TL ile 150.000 TL arasındaki farkı ve kaybı nasıl izah edeceklerdir ? Bu kamusal kaybın nasıl bir telafisi ve savunması olabilir ?.. ''Cahit bey, Mustafa Ataş büyüğümüzün yakını ve İl Genel Meclisi Üyemizdi, o nedenle göz yumduk'' demek halkımızı ikna etmeye ve ilgilileri sorumluluktan kurtarmaya yetecek midir ? Tüm bu agresif paylaşımlarım her ne kadar birilerini rahatsız etmiş olsa da, aslında köz gibi açık bir hakikat üzerinden Düzce AK Parti İl Teşkilatını ve bu davaya gönül vermiş olanları uyarıcı mahiyettedir.6) İmam Hatiplilerle hiç bir derdim ve sıkıntım yoktur , asla olamaz da. Kaldı ki, içtimai ve siyasi hayatım boyunca güvenli yoldaşlık yaptığım bir çok dostum ve kardeşim İmam Hatiplidir. Kendisi halen Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi son sınıf öğrencisi biri olarak, kategorik anlamda bir genellemede bulunmak en son değil, hiç yapmayacağım bir şeydir. Ancak siyaset ve iktidar dünyasında güç, makam ve menfaat kotarmak isteyen birilerinin ''İmam Hatiplilik '' ortak paydasını kullanmaları kabul edilebilir bir durum değildir. Son zamanlarda AK Parti kulislerinde en çok tartışılan konulardan biri budur. Ayrıca ''bir kaç İmam Hatipli çakal'' ifadem diğer tertemiz İmam Hatipli kardeşlerimi bu aymazlardan ayrıştırmak adınadır. Çünkü onlar sadece bir kaç kadardır ve milletin partisinde ayrıca bir oligarşi ya da paralel güç odağı olmalarına izin vermemeliyiz.7) AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş beyefendinin Düzce'ye gelişlerinde söz konusu parkın işletmecisi ve Düzce İl Genel Meclisi Üyesi Cahit Aydın tarafından ağırlandığı ve aralarında su sızmaz bir dostluk olduğu yönünde kamuoyunda ciddi bir algı vardır ve bizatihi Cahit Aydın bulunduğu tüm ortamlarda bu durumu iştahla dillendirdiği de bilinmektedir.. Ayrıca Cahit Aydın'ı İl Başkanlığım döneminde AK Parti delegesi olarak kabul etmediğimiz yani listemize almadığımız ve karşı liste çıkarmasına rağmen kendi köyünden seçilemediği herkesin bildiği bir hakikattir. O günlerdeki temel kriterimiz ''kamuyla iş yapanların parti kurullarında yer almaması'' yönündeydi. ( O dönemlerde delegeleri üyeler seçer ve her köy ve mahallede sandık kurardık)8) Mustafa Ataş beyin kendisini Recep Tayyip Erdoğan yerine koyduğunu ben söylemiyorum. Bizatihi 04 Şubat 2017 tarihinde Sakarya İl Danışma Meclisi toplantısında partililerin ilerleyen saatlerde salonu boşaltması üzerine yaptığı konuşmada kendisi söylüyor;''Programda, yaklaşık 2 saat sonra konuşan Mustafa Ataş, salonun büyük bir bölümünün boşaldığını görünce partililere tepki gösterdi. Partililere, salonu boşalttıkları gibi sandıkları da boşaltırlarsa bunun hesabını veremeyeceklerini söyleyen Ataş, "Salonumuzun dörtte ikisi boşalmış vaziyette. Anlıyoruz ki yorgunsunuz. Seçim günü, bugün bu salonda olduğunuz gibi olmamanızı diliyorum. Eğer seçim günü sandıklarda da bugün salonun, programın bitmesini beklemeden sandıkları boşaltırsak, bugün burada boşalttığımız gibi, bunun hesabını Allah'a da millete de veremeyiz. Ben teşkilatçı bir insanım, ben Recep Tayyip Erdoğan'ın yetiştirdiği bir insanım. Böyle bir anlayışı reddediyorum" diye konuştu. Mustafa Ataş salondan ayrılan partililerin buna hakkı olmadığını vurgulayarak, şöyle konuştu: "Genel başkan yardımcısının geldiği bir programda boş bir salonu görmek beni üzmüştür, bunu burada belirtmek istiyorum. Biz teşkilatsak nöbetimizi sonuna kadar tutmaya mecburuz. Hiçbir zaman için teşkilat mensubu buradaki başkan ayrılmadan, bu salonu terk edemez. Terk etmeye hakkı yoktur. Bu nasıl bir teşkilatçılıktır? Ben Ankara'dan buraya danışmaya geliyorsam, ben buradan ayrılmadan salondan ayrılanları da kınıyorum. Hangi işiniz vardı buradaki toplantıdan daha önemli? Böyle bir şey olamaz. Bizim cumhurbaşkanımız günde 18 saat çalışırken, hayatını bu ülke için, bu millet için feda ederken, biz böyle bir teşkilatçılık anlayışına sahip olmamalıyız." Kaynak; 04-05 Şubat 2017 tarihli tüm basın yayın organları9) Yukarıdaki beyanlarından açıkça anlaşılacağı üzere Sayın Ataş kendisinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talebesi olması savıyla aynı ilginin gösterilmemesi nedeniyle partilileri fırçalıyor. Öyle ki, kendisine gösterilmeyen ilgi nedeniyle işin içine Allah'ı da katıp esip gürlüyor. Bunun güzel Türkçemizdeki ifadesi ''egonun tavan yapmasıdır'' ve partisel yetkiler taşıyanlar açısından son derece sakıncalıdır. Siyasi parti teşkilatları ve üyeleri gönüllülük esası üzerine çalışırlar, maaşlı elemanlar değildirler. Eğer salonu terk ediyorlarsa bir sıkıntı vardır ve onları değil ilk önce kendinizi sorgulamanız gerekir ve siz bu davanın lideri Recep Tayyip Erdoğan değilsiniz ki, sizin ne söyleyeceğinizi merakla beklesinler....10) Mustafa Ataş'ın bu bağlamda ''yakın dostu'' Cahit Aydın'ı korumak ve menfaat sağlamak adına Düzce İl Başkanlığına ve Düzce Belediyesine bir ''Recep Tayyip Erdoğan'' talebesi sıfatıyla baskı yapmadığına nasıl emin olabiliriz ?... Ya da Cahit Aydın'ın ilgilileri Mustafa Ataş kozunu kullanarak ikna etmediğini ?11) Anladığım kadarıyla şahsımı AK Partiden ihraç etmek yönünde sert bir talimat gelmiş. Heyetinizin kararına saygı duyarım ancak hak ve adaleti tesis etmek üzere yola çıkan atalarımızdan tevarüs bu hareketin güncel bir savaşçısı- resmi üye veya değil - bildiğim ve inadığım hakikatleri haykırmaktan asla vaz geçmem. Bazen haddini aşan, bazen de en mütevazi kelimelerle olabilir bu. Tek derdim partimin ve hareketimin zarar görmemesi adına uyarılarda bulunmaktır ve söz konusu paylaşımlarımı da bu çerçevede değerlendireceğinizi umarım ki, tüm hukuki haklarım saklıdır.Son SözSayın Başkan ve saygıdeğer heyet;Bu paylaşımları kimseye hakaret, aşağılama ya da tahkir için yapmadığım ortadadır. Partisel celadetimin yol açtığı bu tatsız durum nedeniyle çok mutlu olduğum söylenemez. Ancak dilerdim ki, esasen bu soruşturma partimizi zora sokacak fiilleri nedeniyle söz konusu şahıslar içinde de açılsaydı. Yaptığım şey herkesin bildiği bir durumu açıkça faş etmekten ibarettir ve güce tapıcılığın prim yaptığı böylesi bir dönemde net olarak salaklıktır.Rabbim bizleri, hepimizi ucuz dünyevi menfaatlar karşılığında hak ve adaleti ayaklar altına almayan kullarından eylesin..."
GÜNDEM
Yayınlanma: 24 Ekim 2017 - 16:32
SAİM TUT SAVUNMA YAPTI
AK Parti'den ihracı istenen eski il başkanı Saim Tut, yazılı savunma yaptı.
GÜNDEM
24 Ekim 2017 - 16:32
sayın başkan söylediğin her kelime doğru ama maalesef doruyu söyleyen dokuz köyden kovulur sen ülken milletin Düzceli vatandaşların ile partin için gelecekteki büyük tehlikeyi görerek uyarmak istemişsin ancak paraya güce tapılıp biat edilen bir ortamda bunu yapmak kolay değil sen zoru seçmişsin inşallah bakanlıktaki makamından olmazsın Allah yolunu açık etsin 2009 da sayın keleş için algı operasyonu yapıp aday yaptırmayanlar 2014 de sayın İsmail bayram için yaptılar dönem fırıldakların dönemi olmuş dön babammmmm dönnnn misali