Önceki hafta Düzce’nin bazı ilçe ve köylerinde büyük sel felaketi yaşandı.
Yüzlerce binanın yıkıldığı ya da ağır hasar gördüğü, yolların ve arazilerin tahrip olduğu afette 7 insan hayatını kaybetti, binlerce hayvan telef oldu.
Afetin yaraları sarılmaya, izleri silinmeye çalışılırken, kamuoyu gündemine “ihmal” tartışmaları oturdu.
Beklenen bu afet önlenebilir miydi?
Bir gün öncesinden geleceği belli olan sel ve su baskınlarına yönelik önceden uyarılar yapılıp, can kayıplarına engel olunabilir miydi?
Tarım ve Orman Bakanlığı Acil Durum Yönetim Merkezi, 17 Temmuz Çarşamba günü öğleden sonra saat 16.50’de uyarı yaptı. Uyarıda, “Düzce'nin batı kesimlerinde (Akçakoca, Çilimli, Cumayeri, Gümüşova, Gölyaka) beklenen sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışların bu akşam saatlerinden yarın (perşembe) sabah saatlerine kadar kuvvetli olarak devam edeceği tahmin ediliyor. Meydana gelmesi muhtemel ani sel, su baskını ve yıldırım düşmesi gibi olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunmalıdır.” Denildi.
Valilik, bu ciddi meteorolojik uyarıyı medya kuruluşlarına bülten olarak servis etti. Medya kuruluşları da, bu bülteni haber yaptı.
İHMAL İDDİASI
CHP Milletvekili Mahmut Tanal’ın bu konudaki söylemlerine hak vermemek elde değil.
Tanal, “15 Temmuz’un yıldönümünde camilerde sela okuttunuz, keşke sel baskını öncesi de sela okutup halkı uyarsaydınız” diyor.
Acaba o gece, camilerden sürekli anonslar yapılsaydı, evler zamanında boşaltılsaydı can kayıpları olur muydu?
7 canın hesabını kim verecek?
Günümüzdeki iletişim imkanları dikkate alındığında, o gece sel suları henüz köyleri vurmadan saatler önce gerekli uyarılar yapılabilirdi.
Ama maalesef yapılmadı, belki de afetin bu derece büyük ve yıkıcı olacağı tahmin edilemedi.
SORUMLULAR
Can ve mal kayıplarına yol açan sel felaketinin sorumluları kimler?
Her şeyden önce dere yataklarına yapılaşmaya göz yuman idareciler birinci sorumludur.
Dere yataklarındaki yapılara yol açan, asfalt döşeyen, iskan veren, elektrik bağlayan bürokratlardır.
Ve elbette bu işlere ses çıkarmayan, oy uğruna popülizm yapan siyasetçilerdir.
Şimdi sel felaketinin yol açtığı yaraların sarılması için büyük çaba gösteriliyor.
Bir zaman sonra yaşanan bu felaket de unutulacak.
Dere yataklarına yine bina yapılacak ve kimse ses çıkarmayacak.
Tıpkı depremde olduğu gibi..
Düzce 1999’da çok büyük bir deprem felaketi yaşadı.
Ama bugün gelinen noktada kimsenin o felaketten ders aldığı söylenemez.
Çünkü, dikey ve çarpık yapılaşmaya yeniden izin verildi.
Cumhurbaşkanı’nın ikazına rağmen merkezde ve Konuralp bölgesinde yüksek katlı binalar yapılıyor.
Sel felaketinden bir müddet sonra da benzeri olacak.
Ders çıkarmak yerine, sanki bu felaketler yaşanmamı gibi yine kurallar delinecek..