2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti: Darbeden tutuklu..
2. Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Argun: Darbeden tutuklu..
Yüksekova Taktik Piyade Tümen Komutanı Tümgeneral Halil İbrahim Ergin: Darbeden tutuklu..
Hakkari Dağ Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Ahmet Otal: Darbeden tutuklu..
Şemdinli Hudut Tugay Komutanı Tuğgeneral Ali Salnur: Darbeden tutuklu..
Yüksekova Piyade Tümeni Kurmay Başkanı Albay Mehmet Sezgin: Darbeden tutuklu..
Şırnak Jandarma Tümen Komutanı Tümgeneral Abdullah Baysar: Darbeden tutuklu
Şırnak Jandarma Komando Tugay komutanı Tuğgeneral Ali Osman Gürcan: Darbeden tutuklu..
Tuğgeneral Semih Terzi, Şırnak bölgesinde görevliydi. 15 Temmuz darbe gecesi öldürüldü.
Bu FETÖ’cü ve darbeci askerlerin ortak özelliği çukur/hendek olaylarında Güneydoğu’da görevli olmalarıydı.
MHP lideri Devlet Bahçeli, bir mülakatta, Güneydoğu olaylarıyla ilgili daha sonra yaptığı değerlendirmede aynen şu ifadeleri kullandı:
"Güneydoğu’da olaylar başlayınca ben ‘Hemen oralarda sıkıyönetim ilan edin’ dedim. Ama sonradan gördüm ki iyi ki benim o sözümü dinlememişler. Çünkü biz orada o gün komutanlar terörle mücadele ediyor diyorduk, meğer darbe planı yapıyorlarmış. Bir de ellerinde sıkıyönetim yetkisi olsaydı facia olabilirdi.”
2015 yılında Güneydoğu’da yaşanan olayların perde arkasını iyi anlamaz, analiz etmek gerekir.
İyi analiz etmeden atıp tutmak, tıpkı Ergenekon ve Balyoz davalarında düşülen yanlışlığa sürükler.
O gün, olayların sona ermesini isteyen bildiriyi yayınlayan akademisyenleri teröristlerle aynı görmek, terör propagandasını yaptığını iddia etmek ve Anayasa Mahkemesi’nin kararını eleştirmek, bir başka ifadeyle, darbeci generallerin yönettiği operasyonlarını savunmak ve onaylamak anlamına gelmez mi?
15 Temmuz’da sivilleri öldürme ve Meclis’i bombalama emrini veren darbeci askerler, Güneydoğu’da kim bilir neler yapmışlardır?
15 Temmuz’da sivil halka ateş etme emrini veren darbeci komutanlar, kim bilir, çukur-hendek olaylarıyla belki de darbeye hazırlık planları yapmış olamazlar mı?
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ
Düzce Üniversitesi, Anayasa Mahkemesi’nin “barış için akademisyenler insiyatifi” adı altında Günedoğu’daki olaylara ilişkin yayınlanan bildiriye imza koyanlara yönelik hak ihlali kararına tepki gösterdi.
Elbette yargı kararlarını eleştirmek herkesin ve her kurumun hakkıdır.
Ancak, üniversite gibi kurumların bir olay hakkında hukuki değerlendirme yaparken, olayın arka planını da düşünmesi, analiz etmesi ve tüm yönleriyle değerlendirmesi, tartışmalı dahi olsa yüksek mahkemenin kararlarına saygı göstermesi gerekir.
Üniversite gibi kurumlar gazla, popülist söylemlerle, hamasetle, siyasi iktidara şirin görünmek için değil, bilim, akıl ve mantık süzgecinden geçmiş bilgilerle ve hukukun üstünlüğü ilkesine saygıyla hareket etmek zorundadır.
Anayasa Mahkemesi, Türkiye’nin en yüksek yargı kurumudur.
Bu kurumun kararlarını beğenmemek herkesin hakkıdır, ama o kararlara uymak ve saygı göstermek evrensel hukuk ilkelerine inanan her kişi ve kurumun görevidir.