SİYASETÇİLER KENDİNİ DEĞİL, KENTİNİ DÜŞÜNMELİ!
Bir siyasetçi, bir belediye başkanı ya da bir milletvekilinin öncelikli hedefi doğduğu, büyüdüğü veya yaşadığı kentini düşünmek olmalıdır.
Eğer siyasetçilerin öncelikli meselesi kişisel menfaatleri değilse, mutlaka kentini düşünür.
Eğer bir kent veya il gelişemiyorsa bunun tek sorumlusu “kentini değil”, “kendini düşünen” siyasetçilerdir.
18 yıl önce asrın en büyük felaketlerinden birini yaşamış Düzce, maalesef bugüne kadar beklenen kalkınmayı ve gelişmeyi gösteremedi.
Bunun da tek müsebbibi “kendini düşünen” politikacılardır.
Kendini düşünen siyasetçiler, doğal olarak cebini de düşünür.
Çünkü bunlar siyaseti rant ve menfaat için yaparlar.
Hep siyasi gelecekleri için planlar yapar, siyasi ayak oyunları kurarlar.
Geçmişte milletvekilliği yapanları hatırlayınız; Fahri Çakır’dan Metin Kaşıkoğlu’na, Celal Erbay’dan İbrahim Korkmaz’a..
Hepsi öncelikle kentini değil, kendini düşünmüştür.
Ya bugünkü vekillerimiz ve diğer siyasetçilerimiz?
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü sizce ne kadar kentini düşünüyor?
Fevai Arslan veya Ayşe Keşir, önce kendilerini mi, yoksa kentlerini mi düşünüyordur?
Ya AK Parti İl Başkanı Hikmet Keskin ve Merkez İlçe Başkanı Hakan Kuşçuoğlu hangi kategoridedir?
Şimdi birilerinin, “sen ne dersen de, bunların hepsi kendilerini bile düşünseler vatandaş her seçimde tam destek veriyor” dediğini duyar gibiyim.
Son referandum sonuçlarına bakarak, “Düzce siyasetçileri kendilerini değil, kentlerini ve vatandaşını düşündüğü için yüksek oranda evet çıkmıştır” şeklinde bir tahlil yapmaya kalkmayın..
Referandumda verilen evet oylarının yüzde 80’i Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şahsına, kalan yüzde 20’si de MHP’nin çağrısına göre tercih edilmiştir.
Yani vatandaş yerel siyasetçilere ve vekillere kızsa da, oyunu yine “Tayyip Erdoğan” faktörüne göre kullanıyor.
Eğer yerel siyasetçiler ballı kredi ve ihale peşinde koşuyorlarsa, hile-i şeriye ile kendilerine rant ve menfaat sağlıyorlarsa işte o zaman kendilerini düşünüyorlar demektir.
Son dönemde bazı politikacıların “kendini düşünen” atraksiyonlar içine girdiklerini duyuyoruz.
Sokakta bile dedikodu şeklinde konuşulan iddiaları dinleyince ağzımız açık kalıyor, kulaklarımızı kapatasımız geliyor.
Eğer dedikodular gerçekse çok uzak değil, yakın zamanda büyük bombalar patlar.
Bekleyip göreceğiz.
ÖĞRETMENEVİ MÜDÜRÜ NASIL BİR BÜROKRAT?
Düzce Öğretmenevi Müdürü Adnan Kırca, Ramazan ayı dolayısıyla Öğretmenevinin lokal kısmını kapatmış.
Emekli öğretmenler, bu duruma itiraz ederek lokalin açılmasını istemişler, ancak müdür bey dinlememiş.
Durum valiliğe intikal ettirilmiş. İddiaya göre, Vali Yardımcısı Turgut Serimer, Öğretmenevi Müdüründen lokalin açılmasını rica etmiş, ancak bu ricası kabul edilmediği gibi, üstüne üstlük haddi aşan bir tavırla karşılaşmış.
Bu öğretmenevi müdürü nasıl bir bürokrat?
Amirine karşı hadsiz davranışı sergilemek için kimden cesaret alıyor?
Emekli öğretmenlerin talebini hangi amaç ve gerekçeyle reddedebiliyor?
Öğretmen evi, emekli ya da fiili çalışan öğretmenlere hizmet amacıyla kurulmuş ve faaliyet gösteren sosyal kurumlardır.
Bu müdürün nasıl bir kafa yapısı ve zihniyeti var ki, öğretmenlerin isteklerini kulak ardı edebiliyor?
Öğretmene saygısızlık yapan böyle müdürler bir dakika bile o görevde tutulmamalıdır.
MEHMET KELEŞ
Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş, İstanbul caddesinin trafiğe kapatılması ve caddenin yayalaştırılmasıyla ilgili projeye start verdi.
Caddenin kapatılması ve trafik güzergahlarının değişmesi sebebiyle ilk günlerde yaşanan sıkıntılar, önümüzdeki günlerde normale dönecektir.
Keleş, Düzce merkezinde radikal bir değişim başlatmıştır. Bu değişim, bazı görsel düzenlemeler, tramvay ve eski sanayi çarşısındaki kentsel dönüşümle devam edecektir.
Bu radikal değişimler, “Keleş, hiçbir iş yapmıyor” diyenlerin birazcık da olsa vicdana gelmesine neden olur mu?
bilen biri ..ne çok biliyor...korktum vallahi.....
Düzce ya*** yanlış haberler her gün Öncüde manşet olur.Ama ne hikmetse Kredi karşılığı işyerine el koymak isteyen büyük siyasetçinin hiç haberini yapmadı bide olay kapatılmaya çalışılıyor. Ama burası Düzce hiçbir şey unutulmaz. Ankara da nasıl bir arka edindilerse hala koltukta oturmaya devam. Yazık Bakan bu işe el atmalı yoksa hepsi zan altında kalacak.Yazık
Ali kirca nin ne is bildigi belli ,ama onu oraya atattiran sahsiyet kolluyor .
Ogretmenevinin iki amiri vardir biri il milli eğitim müdürü digeri il Valisidir. Oyle aklinizdan amir üretmeyin. Ayrıca ogretmenevi müdürünün işine herkes karışacaksa müdüre ne gerek var? Vali yardımcısı o zaman orada müdürlük yapar.
Ogretmenevinin iki amiri vardir biri il milli eğitim müdürü digeri il Valisidir. Oyle aklinizdan amir üretmeyin. Ayrıca ogretmenevi müdürünün işine herkes karışacaksa müdüre ne gerek var? Vali yardımcısı o zaman orada müdürlük yapar.