BAKAN ÖZLÜ’NÜN DANIŞMANI LİYAKATLİ Mİ?
Düzce’nin gururu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Faruk Özlü, bakanlık koltuğuna oturduktan sonra Düzce’den sorumlu bir danışman görevlendirdi.
Danışman’ın adı Hasan Zer.
Bu danışman belediye ve resmi kurumlardaki işleri takip ediyor, bakana bilgi veriyormuş.
Danışmanın liyakati konusunda soru işaretleri var.
Düzce’yi tanımayan, bilmeyen, doğal olarak bölgedeki dengelerden habersiz birinin nasıl bir danışmanlık yapacağını bilemiyorum.
Bakan Özlü’nün likayati konusunda soru işaretleri olan danışmanına ne danıştığını, hangi konularda akıl aldığını da bilmem mümkün değil.
Daha önce vekillik ve bakanlık yapanların danışmanlarını bilir, tanırdık.
Örneğin Yaşar Yakış’ın danışmanı Ali Tokgöz, bu işi layıkıyla, hakkıyla yapmıştı.
Hasan Zer’in adeta bir müfettiş gibi sadece resmi toplantılara katılıp, halktan ve siyasetten kopuk bir profil sergilemesinin Bakan Özlü’ye ne gibi bir faydası olabilir ki?
Ayrıca, danışmanın daha önce görev yaptığı Kocaeli Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Kent Konut Şirketi’nde Pazarlama Müdürlüğü’nden neden ayrılmak zorunda kaldığı, istifa etmesinin arka planında yaşananlar da soru işaretlerini artırıyor..
Bakan Özlü’nün danışman seçiminde hangi kriterleri uyguladığını bilemiyoruz, ancak Hasan Zer’in isabetli bir tercih olmadığını belirtmemizde fayda var.
Elbette bir bakanın danışacağı, akıl alacağı kişileri kendisinin seçmesi en doğal hakkıdır.
Ancak, bu seçimde liyakat sorunu ve soru işaretleri varsa, bunu dile getirmek de bizim görevimizdir.
GAZETELERİN TOPLATILMASI HUKUKA AYKIRIDIR!
Refiklerimiz Düzce’nin Sesi ve Parantez gazetelerinde Öncü Grubu Sahibi Önder Tonyalı ile ilgili bazı iddialar gündem getirildi ve bu yönde haberler yapıldı.
Haberlerle ilgili şikayette bulunan Tonyalı, hakkındaki haberlerin yer aldığı gazetelerin toplatılması talebinde bulundu.
Bu talep, jet hızıyla bir gün içinde karara bağlanarak ilgili gazetelerin nüshaları hakkında toplatma ve el koyma kararları verildi.
Düzce’nin Sesi ve Parantez Gazeteleri de, haklı olarak hukuka aykırı bu işleme tepki gösteren haberler yayınladılar.
Adliye’den basına sansür anlamına gelebilecek hukuka aykırı böyle kararların çıkması, kamuoyunda da “Adliye’de işler acaba hatır gönül ilişkileriyle mi hallediliyor?” sorularının sorulmasına yol açtı.
Bilindiği gibi yargı kararları eleştirilebilir, eleştirilmesi ve tartışılması da demokrasinin, basın özgürlüğünün ve hukukun bir gereğidir.
Refiklerimizin sorduğu şu soruların yanıtlarının verilmesi gerekir:
-Gazetelerin toplatılmasında ikili ilişkiler ve hatır gönül işleri kullanılmış mıdır?
-Önder Tonyalı’nın ortağı Baro Başkanı Ali Dilber’in bu olayda rolü olmuş mudur?
-Yargı mensuplarıyla sık sık bir araya gelen medya patronunun kurduğu ilişki, sansür niteliğindeki toplatma kararında etkili olmuş mudur?
Doğrusu biz de bu soruların yanıtlarını merak ediyoruz.
REKTÖR
Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar, selefi Funda Şerifoğlu döneminden beri FETÖ ile ilgili etkin mücadele vermiş birisidir.
Bu konuda en küçük bir tereddüt yoktur.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ ile bağlantılı sendika, dernek, banka ve diğer kurumlarla ilişkisi olan ve haklarında adli soruşturma yürütülen akademisyen ve idari personeli açığa almıştır.
Rektör bu konuda da doğru olanı yapmıştır.
Ancak, FETÖ’nün yan kuruluşu bir derneğe üye olan, hakkında adli kovuşturma devam eden ve hukuken “FETÖ şüphelisi” olan Şükrü Öksüz’ü koruma telaşı içine girmesi ve sahip çıkmaya çalışmasının bir izahı olmalıdır.
Sayın Rektör şunu bilmelidir ki, FETÖ şüphelisi olan bir kişiyi koruması ve sahip çıkan bir algıya yol açması, kariyer siciline eksi not olarak yazılacaktır.