Düzce Üniversitesi, cemaat benzeri kadrolaşma ve yapılanmadan çok çekti.
15 Temmuz’a kadar bir zamanların cemaati olarak kabul edilen, bugünün FETÖ’cüleri üniversiteyi ele geçirmek için kadrolaşmıştı.
15 Temmuz’dan sonra FETÖ’cü kadrolar büyük ölçüde temizlendi.
Ancak, son dönemlerde farklı tarikat ve cemaatlerin üniversitede kadrolaşmak için harekete geçtikleri konusunda duyumlar gelmeye başladı.
DİKKAT! DİKKAT!
Düzce Üniversitesi kurulmadan önce Tıp Fakültesi vardı ve FETÖ bu kurumda örgütlenmeye başlamıştı.
2007’den sonra üniversitenin kurulmasıyla birlikte, FETÖ fakülte ve yüksek okullarda kadrolaşma çalışması yürüttü.
Nitekim, bu gizli kadrolaşmanın neticesinde, 2001’deki rektörlük seçimlerinde FETÖ’nün adayı en fazla oy alarak birinci çıkmıştı.
Üniversitenin o dönemki rektörü, yakınındaki Tıpçı rektör yardımcısı ile dönemin başhekimine çok güveniyor ve inanıyordu.
Bu kişiler, rektörün gözünün içine baka baka yalanlar söylediler, aldattılar ve kandırdılar.
Gizliden gizliye öyle kadrolaşma yaptılar ki, FETÖ’nün üniversite çapındaki sayısı 70-80 kişiye kadar ulaştı. Dekanlık, başhekimlik, bölüm başkanlığı gibi kritik görevlere FETÖ’cüler getirildi.
Dönemin rektörüne kamuoyu adına uyarılar sadece Pusula’daki yayınlardan yapıldı.
Ben de zaman zaman üniversitedeki paralel yapılanmayı gündeme getirdim, rektöre ikazlarda bulundum.
Gözü boyanan, aldatılan ve kandırılan rektör, Pusula’nın yayınlarını ciddiye bile almadı, hatta bizi susturmak için dava da açtı, üzerimizde baskılar kurmaya yeltendi.
Cemaat/paralel yapının kadrolaştığı, ancak 2011’de anlaşıldı, fakat iş işten geçmişti.
Üniversitedeki paralelciler, daha sonraki dönemde rektör ve ekibine yönelik her türlü kumpası kurmaya çalıştılar. Ahlaksızca saldırılarda bulundular.
Neticede bu yapı (FETÖ) üniversiteden tasfiye edildi.
YENİ TEHLİKE
Tarih tekerrürden ibarettir!
Düzce Üniversitesi’nde içinde bulunduğumuz süreçte de geçmiştekine benzer kıpırdanmalar ve oluşum işaretleri görülmeye başlandı.
Üniversite camiasında ve kamuoyunda, FETÖ’den boşalan kadrolara diğer cemaat benzeri yapıların yerleşmeye çalıştığına dair kanaat var.
Kim bu cemaatler?
İddialara göre, Menzilciler, Kırkıncılar ve Akabe cemaatleri üniversitede etkin olmaya çalışıyorlar. Bu amaçla yeni açılan kadrolara kendilerine yakın elemanları yerleştirmek için atraksiyon çeviriyorlar.
Özellikle İrancı olduğu söylenen Akabe cemaatinin boşalan kadrolara kendilerine yakın elemanları yerleştirmek istediği öne sürülüyor.
Geçmişte olduğu gibi, üniversite yetkililerini cemaat ve benzeri kadrolaşma konusunda uyarmak istiyorum.
Açılan kadrolara eleman alınırken titiz davranılması, her türlü güvenlik soruşturmasının yapılması, özellikle elemanların referans kaynaklarının iyi araştırılması gerekiyor.
Özellikle göz boyayan ve takıye yapan gizli cemaat mensuplarına da karşı temkinli olunmasının üniversitenin geleceği açısından büyük önem arzettiğini vurgulamak istiyorum.