Düzce Üniversitesi, geçmiş yıllarda cemaat yapılanmalarından çok çekti.
Üniversitede geçmiş yıllarda cemaat (FETÖ) yapılanmalarını önemsemeyen, ciddiye almayan bir yönetim vardı.
Bu konuda defalarca yazı yazmış, üniversite yöneticilerini uyarmıştım.
Ancak, uyarılarımızı ve eleştirilerimizi dikkate alacakları yerde, hakkımızda dava açma yolunu tercih etmişlerdi.
Sonunda haklı çıkan biz olduk.
Cemaat adlı paralel yapı, üniversitenin her köşesini ele geçirmişti.
Zamanın üniversite yöneticileri uyarılarımızı dikkate almış olsaydı, sıkıntılar yaşamaz, paralelcilerin kumpaslarına ve iftiralarına hedef olmaz, huzur ortamı bozulmazdı.
YENİ DÖNEM
15 Temmuz darbe girişiminin ardından üniversitede yeni bir dönem başladı.
FETÖ’cülerin büyük bölümü temizlendi, sadece gizli FETÖ’cüler kaldı.
Ancak bu sefer de FETÖ’cülerden boşalan kritik yerlere başka cemaat ve tarikat unsurlarının yerleştiğini veya yerleştirilmek istendiğiniz görmeye başladık. Bu konuda çok ciddi iddialar gündeme gelmeye başladı.
Bir rektör yardımcısının AKABE cemaati mensubu olduğu iddia ediliyor.
Bir dekan yardımcısının Kırkıncı hoca cemaati mensubu olduğu iddia ediliyor.
Yine kritik görevlerde Menzil cemaati mensuplarının bulunduğu öne sürülüyor.
Bu türden iddialar, üniversitenin imajına ve kamuoyundaki prestijine gölge düşürüyor.
Şimdi kimse çıkıp ta, bu cemaatlerin zararsız filan olduğunu söylemeye kalkmasın.
Bunu söyleyenlere, “Bir zamanlar FETÖ’cüler de zararsız kabul ediliyordu” diye cevap veririm.
Zira ben, üniversite gibi kamu kuruluşlarında herhangi bir cemaat mensuplarının kritik görevlere gelmesine ve getirilmesine zinhar karşıyım.
REKTÖR NE YAPMALI
Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nigar Demircan Çakar’ın, FETÖ’cülere yönelik mücadelesini bilirim.
Funda Şerifoğlu döneminde az mı çektiler..
Çakar’ın ağzının sütten yandığını, bu nedenle yoğurdu üfleyerek yediğine eminim.
Nigar hanımın öncelikle farklı bir cemaatçi olduğu iddia edilen yardımcısı hakkında zaman geçirmeden bir karar vermesi lazımdır.
İleride sırf bu yüzden sıkıntıya düşebilir..
Cumhurbaşkanı veya YÖK, Düzce Üniversitesi Rektör yardımcısının bir cemaat mensubu olduğunu bilse, acaba nasıl bir tepki oluşur?
Malum, bundan sonra rektörlük için seçim yapılmayacak.
Rektörler, YÖK’ün önerisi ve Cumhurbaşkanı’nın onayı ile atanacak.
Seçim filan olmayacağı için rektörlerin üniversite içindeki cemaat gibi gruplarla ilgili denge politikası gözetmeleri gerekmeyecek.
Nigar hanımın da bu hususları dikkate alması hem kendi kariyeri, hem de üniversitenin imajı ve geleceği için yararlı olacaktır.
NEŞTERİ VURMALI
Rektör Nigar Demircan Çakar’ın artık neşteri vurma zamanı gelmiştir.
Özellikle üniversite içinden gelen eleştirileri ve önerileri dikkate almalı, önümüzdeki ay yeni başhekim atamasının ardından rektör yardımcıları için de gereken kararı almalıdır.
Düzce Üniversitesi sahipsiz değildir.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, hem bölge milletvekili, hem yürütme organındaki bir bakan olarak üniversite konusunda oldukça hassastır.
Bakan Özlü, ismi ne olursa olsun bir takım cemaatçilerin üniversitede kadrolaşma ve benzeri girişimlerine izin vermez.
Rektör gereğini yapmazsa, Sayın Bakan’ın gereğinin yapılması için devreye girmesi gerekir.
Yani rektör neşteri vurmazsa, Bakan Özlü vurur.